Bir Gün: İş Güvenliği Uzmanının Sahadaki Deneyimi
Güneş, Antalya Serbest Bölgesi’nin mavi ufkuna yeni doğarken, sahaya ilk adımımı atıyorum. Denizden hafif bir tuz kokusu geliyor; rüzgâr, limandaki vinçlerin metal gövdelerine vuruyor. Gün henüz başlamış olsa da, sahadaki tempo çoktan hissediliyor.
Bir iş güvenliği uzmanı için her sabah, “her şey yolunda mı?” sorusunun cevabını aramakla başlar. Çünkü bu meslek, görünmeyeni fark etmek, fark edileni önlemek ve en önemlisi insan hayatını korumak üzerine kuruludur.
Sabahın Sessizliğinde Başlayan Yoğun Bir Gün
Ofise adım atar atmaz, ilk işim günlük planı gözden geçirmek oluyor:
-
09.00: Vinç operatörleriyle sabah bilgilendirme toplantısı
-
10.30: Kimyasal depo alanında denetim
-
13.30: Yeni gelen çalışanlara oryantasyon eğitimi
-
15.00: Yüksekte çalışma ekipmanlarının kontrolü
-
17.00: Gün sonu değerlendirme raporu
Her biri, farklı risklerle dolu alanlar… Ama aynı amaçla birleşiyorlar: sıfır kaza.
09.00 – Sabah Bilgilendirme Toplantısı
Toplantı salonuna girdiğimde, operatörler çaylarını yudumlarken beni bekliyor. Hepsi sahada deneyimli, ancak her gün aynı hatırlatmaları yapmak zorundayım. Çünkü deneyim, bazen dikkati uyuşturabiliyor.
“Arkadaşlar, bugün rüzgâr 40 km/s. Bu hızda yük kaldırma operasyonlarında ani salınım riski var. Her kaldırma öncesi yük zincirlerini kontrol edin, asla ‘nasıl olsa olur’ demeyin.”
Göz göze geldiğim her çalışan başıyla onaylıyor. Ama biliyorum ki, her ‘tamam abi’ cevabının arkasında bir alışkanlık zinciri gizli.
Bu yüzden toplantıları sadece uyarı değil, hatırlatma kültürü olarak görüyorum. Çünkü iş güvenliği bir eğitim değil, bir alışkanlık yönetimidir.
10.30 – Kimyasal Depo Denetimi
Kimyasal depoya girdiğimde o tanıdık koku hemen hissediliyor. Tiner, boya, solvent… Her biri kendi içinde sessiz bir tehlike barındırıyor.
Gözlem listemi çıkarıyorum: zemin kaymazlığı, depolama raflarının bütünlüğü, varil etiketlemeleri, havalandırma seviyesi, yangın söndürücülerin tarihi…
Bir varilin üzerinde etiketsiz bir kap fark ediyorum. Yanıma gelen çalışan, “Abi dün başka bir kaptan boşalttık, etiket yazmayı unuttuk” diyor.
Bu “küçük unutkanlık”, bir yangın senaryosunda hayati fark yaratabilir.
Etiketi hemen yapıştırıyoruz, ama asıl iş o an başlıyor: neden unutuldu, süreç nerede aksadı, bu tekrar etmemeli.
İş güvenliği sadece “yanlışları bulmak” değil, sistemin neden hata verdiğini anlamaktır.
Denetimi bitirip formu imzalarken şunu not düşüyorum:
“Etiketleme prosedürü yeniden hatırlatılmalı, vardiya amirleri görsel kontrolü imza ile teyit etmelidir.”
Bu cümle, bir gün bir yangını engelleyebilir.
12.00 – Öğle Arası: Sahanın Nabzı
Yemekhaneye geçtiğimde herkes kendi arasında konuşuyor: “Bugün şu yük gelecek, o vinç arızalıymış, kimyasal tank dolmuş…”
Ben de tam bu sırada en çok bilgi topladığım yere giriyorum: sofralar.
Bir iş güvenliği uzmanı için resmi denetim kadar değerli olan şey, gayriresmî sohbetlerdir.
Bir çalışan şöyle diyor:
“Hocam o yeni gelen yangın hortumu çok sert, zor açılıyor. Acil durumda zaman kaybı olur.”
Bu küçük not, akşam raporuna girecek. Çünkü sahada, en iyi sensör insanın kendisidir.
13.30 – Yeni Çalışan Oryantasyonu
Bugün sahaya beş yeni çalışan katıldı. Çoğu genç, bazıları ilk kez sanayi ortamına adım atıyor.
Projeksiyonu açıyorum, sunum başlığı ekranda beliriyor:
“İş Güvenliği Sizinle Başlar.”
Eğitimi klasik uyarılarla değil, bir hikâyeyle başlatıyorum:
“Bir keresinde, koruyucu gözlük takmayı ‘gereksiz’ gören bir çalışan, metal talaş sıçraması sonucu bir gözünü kaybetti. Ama onu kaybetmeden önce 10 kez ‘bir şey olmaz’ demişti.”
Bu sessizlik anı, eğitimin en değerli kısmı oluyor.
Yeni çalışanlara sadece kuralları değil, bu kuralların neden var olduğunu anlatmak gerek.
Onlara şunu söylüyorum:
“İSG uzmanı, sizi cezalandırmak için değil, eve sağ salim dönmeniz için vardır.”
Her eğitim sonunda küçük bir cümleyle bitiririm:
“Bugün güvenli çalıştın mı?”
Çünkü bu soru, tüm sistemin kalbidir.
15.00 – Yüksekte Çalışma Ekipmanlarının Kontrolü
Vinçlerin gölgesinde, 20 metrelik bir platformun altında duruyorum.
Bir operatör, kafesinde bakım yapıyor. Emniyet kemeri takılı ama kanca pozisyonu yanlış.
Megafonla sesleniyorum: “Kemeri göğüs hizasından bağlama, sırt halkasına geçir!”
Bir anlık hata, ölümcül sonuç doğurabilir.
Ekipman kontrol listemde şu başlıklar var:
-
Kafes korkulukları sağlam mı?
-
Halatlar aşınmış mı?
-
Acil durdurma butonu çalışıyor mu?
-
Zemin eğimi limit dâhilinde mi?
Her birini tek tek kontrol ediyorum. Çünkü sahada gözle değil, dikkatle görmek gerekir.
Denetim bitince, operatör yanıma gelip gülümsüyor:
“Hocam, bu kontroller sık ama iyi ki yapıyorsunuz. İnsan bazen kendini unutur.”
İşte o an, bu mesleğin en anlamlı ödülünü almış oluyorum.
17.00 – Gün Sonu Değerlendirme Raporu
Ofise dönüp bilgisayarımı açıyorum. Günün notlarını sistematik hale getiriyorum:
-
3 küçük uygunsuzluk (etiket, hortum sertliği, kanca pozisyonu)
-
1 olumlu örnek (yangın tatbikatında doğru tahliye rotası kullanımı)
-
2 öneri (etiket prosedürü ve hortum değişimi)
Her satırın ardında bir hikâye, bir insan, bir potansiyel kaza vardır.
Raporun sonunda kendime not düşüyorum:
“Yarın aynı sahada, aynı dikkatle yeniden başla.”
Çünkü iş güvenliği, bitmeyen bir sorumluluktur.
Her gün yeniden doğar, yeniden kontrol edilir, yeniden anlatılır.
Akşamın Sessizliğinde
Saha boşalıyor. Güneş batarken vinç kolları siluet gibi kalıyor.
O an içimden şu cümle geçiyor:
“Bugün herkes evine sağ salim döndüyse, görev tamamlanmıştır.”
İş güvenliği uzmanı, çoğu zaman görünmeyen kahramandır.
Kazasız geçen her günün ardında, fark edilmeyen onlarca önlem, uyarı, plan, gözlem ve sessiz bir özveri vardır.
Bu meslek, bir masa başı işi değil; hayat koruma sanatıdır.
Son Söz: Güvenliğin Kültür Haline Geldiği Gün
Bir şirketin en büyük başarısı, kaza sayısının azaldığı değil, güvenlik bilincinin arttığı gündür.
Çünkü o gün, iş güvenliği artık “zorunluluk” değil, “alışkanlık” olmuştur.
Her sabah sahaya adım atan bir iş güvenliği uzmanı bilir:
Her uyarı, bir hayat kurtarabilir.
Her kontrol, bir ailenin gözyaşını engelleyebilir.
Her bilinçli hareket, bir toplumun geleceğini güvenle büyütebilir.
An Kar İş Güvenliği olarak bizim misyonumuz tam da budur:
“Her çalışanın güvenle evine döndüğü bir Türkiye yaratmak.”
An Kar İş Güvenliği – Haziran 2025, Antalya
