İş Güvenliği Kültürünü Güçlendiren Makaleler
An Kar İş Güvenliği, çalışanların güvenliğini sağlamak ve iş kazalarını önlemek amacıyla oluşturduğu profesyonel çözümlerle Türkiye’deki önde gelen İSG danışmanlık firmalarından biridir. Bu sayfada, iş sağlığı ve güvenliği alanında farkındalık oluşturmayı hedefleyen bilgilendirici makaleler yer almaktadır.
İş güvenliği yalnızca yasal bir zorunluluk değil, aynı zamanda kurumsal sorumluluğun bir parçasıdır. An Kar İş Güvenliği tarafından hazırlanan “Bir Gün: İş Güvenliği Uzmanının Sahadaki Deneyimi” adlı yazı, sahada yaşanan gerçek tecrübeler üzerinden güvenlik bilincinin önemini anlatır. Bu tür içerikler, çalışanların ve yöneticilerin güvenli davranış geliştirmesine katkı sağlar.
Eğitimle Değişen İşçi Hikayeleri
“Eğitimle Değişen Bir İşçinin Hikayesi” başlıklı makalede, doğru verilen İSG eğitiminin bir çalışanın hayatında nasıl fark yarattığı anlatılmaktadır. Bu kategori, işverenlerin eğitim yatırımlarının uzun vadede üretkenliği ve güvenliği nasıl artırdığını göstermektedir.
Yapay Zeka Destekli Denetim Sistemleri
Günümüzde teknolojinin iş güvenliğine katkısı giderek artmaktadır. “Yapay Zeka Destekli Denetim Sistemleri” makalesinde, yapay zekâ tabanlı analiz araçlarının riskleri nasıl erken tespit ettiğini ve denetim süreçlerini nasıl hızlandırdığını öğrenebilirsiniz. Bu yazı, modern İSG uygulamaları hakkında güncel bilgiler sunar.
Bilgi Paylaşımı ile Güvenli Toplum
Bu sayfada yer alan makaleler, An Kar İş Güvenliği’nin bilgi ve deneyiminden beslenmektedir. Her yazı, iş kazalarını önleme, çalışan sağlığı, risk analizi ve acil durum yönetimi konularında farkındalık oluşturmayı amaçlar. Düzenli olarak güncellenen içerikler sayesinde okuyucular, hem mevzuat hem de saha uygulamaları konusunda güncel bilgiye erişebilir.
Sonuç olarak, An Kar İş Güvenliği, insan odaklı yaklaşımı ve sürekli gelişen denetim sistemleriyle Türkiye’de iş güvenliği kültürünün gelişmesine katkı sağlamaktadır.
İşyerinizde güvenli bir kültür oluşturmak için An Kar İş Güvenliği makalelerini takip edin, çalışanlarınızla paylaşın ve güvenli geleceğe birlikte adım atın.
Güneş, Antalya Serbest Bölgesi’nin mavi ufkuna yeni doğarken, sahaya ilk adımımı atıyorum. Denizden hafif bir tuz kokusu geliyor; rüzgâr, limandaki vinçlerin metal gövdelerine vuruyor. Gün henüz başlamış olsa da, sahadaki tempo çoktan hissediliyor.
Bir iş güvenliği uzmanı için her sabah, “her şey yolunda mı?” sorusunun cevabını aramakla başlar. Çünkü bu meslek, görünmeyeni fark etmek, fark edileni önlemek ve en önemlisi insan hayatını korumak üzerine kuruludur.
Sabahın erken saatlerinde fabrika kapısından içeri girdiğinde, elinde çay bardağı, yüzünde yorgun ama alışılmış bir ifade vardı Ahmet’in. On iki yıldır aynı işyerinde çalışıyordu. Her gün aynı üretim bandına gider, aynı hareketleri tekrarlar, akşam da evine dönerdi. İş güvenliği afişlerini görürdü ama çoğu zaman dikkat etmezdi.
Ona göre o uyarılar, “kitapta yazan ama gerçek hayatta pek de geçerli olmayan” şeylerdi.
Ta ki bir gün, bir eğitimle başlayan farkındalık, hayatını tamamen değiştirene kadar.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına bağlı iş müfettişlerinin işletmelere yönelik yaptığı denetimlerde dikkat ettikleri hususlar haliyle çok iyi bilinir. İşletmedeki elektrik tesisatı ve topraklama ölçüm kayıtları, makinelerin koruyucuları, iş ekipmanlarının periyodik bakım kayıtları...
İstatistiklere bakıldığında 1-3 kişinin çalıştığı işyerlerinde iş kazaları ile daha fazla karşılaşılmaktadır. Küçük işletmelerdeki işveren ve çalışanların tehlikeleri önemsememeleri, çıraklık-ustalık ilişkisinde alaylı yetişme, ustanın her işi biliyorum, yaparım düşüncesi ile her türlü tamirat işine kalkışması, atölye, tamirhane gibi ergonomik şartların zayıf olduğu yerlerde durumun kanıksanması ile eğitim eksikliği en önemli nedenlerden.

15.04.2016 tarihli röportajımızdan...
Şirketinizden ve hedeflerinizden biraz bahsedebilir misiniz?
Hiç kırmızı et kullanılmadan köfte yapılıyor. At, eşek etleri piyasada gırla satılıyor. Bal, bal değil. Zeytinyağı hileli, yoğurt jelatinli, ilaçlarda nişasta, sallama çaylarda kimyasal boya, et dönerde kanatlı eti, sucukta tükürük bezi, kaşarda tutkal, vır vır vır, zır zır zır…
İş kazaları sonucu 2015 yılının ilk 8 ayında 1.138 işçinin hayatını kaybettiğini, kaza sonucu ölümlerin % 25’inin ev kazalarından kaynaklandığını ve bu ev kazalarının % 79’unda çocukların hayatını kaybettiğini biliyor musunuz?
Arama motorlarında “Antalya’da iş kazası” yazınca 600 binin üzerinde sonuç karşımıza çıkıyor. 2015 yılını şöyle bir hatırlayalım; Expo 2016 sergi alanında iskele çökmesi sonucu 4 kişi yaralanmıştı, serbest bölgede yat tersanesinde vincin sepetinden yaklaşık 8 m. yükseklikten yere düşen 21 yaşındaki genç ise ağır yaralanmıştı.
Dünya Çalışma Örgütü (ILO) tarafından yayınlanan ve ölümlü iş kazalarının meydana geldiği ülkeler üzerine yapılan istatistiki bir çalışmaya göre dünyada 3. ve Avrupa’da 1.sıradayız.
"Bir Ülkenin Uygar olup olmadığını öğrenmek istiyorsanız o ülkede insanların nasıl öldüklerine bakınız" sözü bize cuk diye oturuyor değil mi?
Kafa ile yüreğin akordunu düzgün yapmak gerekir, kafa ile yürek ayrı telden çalarsa dil nereye danışacağını şaşırır ve saçmalar. Mantık ve duygular iyi bir koro oluşturursa, ağızdan çıkan seslerin tınısı güzel olur.
Diyalog kurmaya çalıştığınız kişi ile iletişim kuramaz iseniz onun adı monolog olur, dinlemeye tahammülü olmayan kişilerde bu yaygındır. “Yanlış anlaşıldım” denir, halbuki yanlış anlatırız.
İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nda; çalışanların sağlık gözetimi ile iş sağlığı ve güvenliği konusunda bilgilendirilmesi, çalışan temsilcisi ve destek elemanı seçilmesi, işyerlerinde tahliye, iş kazası ve meslek hastalıklarının kayıt ve bildirimi, İSG kurulu oluşturulması ile aynı çalışma alanını birden fazla işverenin paylaşması durumunda İSG koordinasyonunun sağlanması gibi daha birçok yükümlülük bulunmaktadır.
Toplum olarak son zamanlarımızı hep istatistik ve hesap yaparak geçiriyoruz. Partilerin seçim anketlerinde çıkan oy oranları, duymayı arzu etmediğimiz kahreden şehit sayıları, bugün kaç çikolata yediğini söyleyen evladınız, milyon dolarlı ve akla zarar rakamlarla futbolcu transferleri…
Bu kadarı yetmez!
Prosedürleri uzun olmakla beraber Türkiye’de çalışmak isteyen yabancı işçiler 4817 Sayılı Yabancıların Çalışma İzinleri Hakkında Kanun’a dayalı olarak ÇSGB tarafından verilecek çalışma iznini almak zorundadırlar.
2015 yılı için çalışma izni olmaksızın çalışan yabancı işçiye 835 TL, çalıştıran işverene ise 8.381 TL ceza tebliğ edilir. SGK İl Müdürlükleri de işverene sigortasız çalıştırıldığı tespit edilen her bir kişi için 2 asgari ücret tutarı kadar da ceza uygulamaktadır.
İngiliz eğitimci ve yazar Sir Ken Robinson dünyanın en popüler fikir paylaşım platformlarından biri olan TED Talks’da bir konuşma yapmıştı. Bu programda her kesimden insan paylaşmaya değer fikirlerini rahatlıkla dile getirebiliyor.
Tam 13 milyon tıklanma alan konuşması Stephen Hawking’den ve Steve Jobs’tan ortalama 3 kat daha fazla seyredildi. Konuşmanın başlığı da şuydu; “Okullar yaratıcılığı öldürüyor”.
Gelişmiş ülkelerde iş kazası oranları günden güne azalmakta iken bizdeki gelişme beklenen düzeyin çok altında. Hala birçok canların yitip gittiği ülkemizde Avrupa Birliği’ne uyum sürecinde başladığımız bu yolculuk daha birçok gelişmenin habercisi.
Yönetmeliklerde yapılan değişiklikler alınan önlemlerin yetersiz olduğunu gösteriyor ki hala yasal düzenlemeler yapılıyor.
Her çalışan için işyeri bir ekmek teknesidir, kazanç kapısıdır. Çalışanın sağlayacağı katma değer kendisine verilen değerle de ilişkilidir. Bu değer çoğu zaman alınan ücret gibi görünse de çalışanları işyerlerine bağlayan 3 temel faktör vardır.
İşverenin kendisi, işletmenin fiziki yapısı ve ödenen maaş. Bunlardan en az ikisi anlamlı derecede memnuniyet hissi oluşturuyorsa işyerine karşı aidiyet duygusu gelişir. Çalışanların mesleklerini icra ederken işe olan bağlılıkları, gösterdikleri performans işyerine duydukları aidiyetle olur. Bu aidiyet duygusu bize; bilen, sorgulayan ve araştıran çalışanları kazandırır.
Her gün, bir gün önce olduğunuzdan daha başarılı olmayı ilke edinerek hayatınız boyunca kişisel performansınızı artırabileceğiniz fikri size nasıl geliyor?
Olimpiyat oyunlarında altın madalya kazananların saniyenin yüzde biri gibi küçük farklarla rakiplerini geride bıraktıklarını görürürüz. Bu akıl almaz derecede önemli farkı yaratan, en iyi performans gösteren kişinin yaptıklarıdır.
Milletvekilliği seçimleri, iç güvenliği derken bilmem farkında mısınız iş güvenliği yasasında da önemli gelişmeler oluyor.
Yaklaşık 90 maddelik yasa ile geçen haftalarda işverenlerin, işçilerin, çalışanların, emekli olmuş çalışanların ve hatta evlerde çalışan gündelikçilerin iş hayatında iş güvenliği ile ilgili yeni bir takım gelişmeler oldu.
Yasada çalışanlara emeklilik sistemi ile ilgili avantajlar sunuluyor, işverenin daha fazla istihdam sağlaması için teşvik yöntemlerinden bahsediliyor.
Haftasonu birkaç eğitimci arkadaşımla yaptığım sohbette okullarındaki bir sınıf öğretmenin 4.sınıf erkek öğrencilerine “centilmen olmayı” anlattığı ve erkeklerin kız arkadaşlarına karşı konuşma ve hareketlerinde daha nazik, daha kibar olmaları gerektiğini söylediğini duydum.
Arkasından ne mi gelmiş?
81 ilde Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimleri’ne (OSGB) Mart ayında denetim yapılacak. İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürü Kasım Özer, ”81 ilde ne kadar OSGB varsa buraları tek tek, iğneden ipliğe denetleyeceğiz. Bunu yaparken evrak bazındaki denetlemenin yanında hizmet verdikleri işyerindeki yaptıkları faaliyetlere de bakacağız. Kimse kusura bakmasın, biz kimseye para kazansın diye bir sistem kurdurmadık” dedi.

İş güvenliği hizmeti alıyor muyuz?
Cevap: Alıyoruz...
Cevabı bir daha düşünelim!
Bunları biliyor muyuz? Yasanın çıktığı günden bu yana işyeri için sadece risk değerlendirmesi yaptırıp, tehlikeli veya çok tehlikeli sınıfta olduğunu bilmeden iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi hizmeti almadığımızı,
Uzun boylu, atletik yapılı 43 yaşında hafif şişkin göbeğine rağmen atik bir insandı Ufuk. İyi eğitimli bir endüstri mühendisiydi. Kalite kontrol bölümünün dikkatli ve ciddi sorumlusuydu. Çimento fabrikasının saygı duyulan ancak bir yandan da çekinilen karakterlerinden biriydi. Fazla konuşmaz, çevresindekilerle iş ile ilgili konular dışında sıkı fıkı ilişkiler kurmazdı. Güldüğünü ise gören olmamıştı. Bu esrarengizliği ilgi uyandırdığı halde hayat hikayesini bilen kimse yoktu. Nereden geldiği, ailesi, geçmişi hakkında personel dosyasındaki kayıtlar dışında fazla bir şey yoktu.
![]()
29.01.2015 tarihinde Antalya Gazipaşa’da meydana gelen trafik kazasında hayatını kaybeden mevsimlik işçiler, Ekim 2014’de Isparta'da 18 mevsimlik tarım işçisinin ölümüyle sonuçlanan elim kazayı da akıllara getirdi. Bu kaza; aşırı insan yüklemesine bağlı fren patlaması ile karşımıza çıkmıştı. Mevsimlik işçilerin kaderi yollarda ölmek olmamalı.
Çok eskilerden; kendi gölgesinden yararlanarak piramitlerin boyunu ölçen batı felsefe tarihihinin ilk filozoflarından Thales’e birisi sorar: “Sana göre dünyada biricik devamlı olan şey nedir?” Thales: “Ümit… Zira bizi en son bırakan şey budur ”diye cevap verir. “Peki, öyleyse en kolay olan şey nedir?” diye sorulunca da “Başkasına nasihat vermek” diye karşılık verir.
Kimine göre doğrudur, kimine göre ise yanlış. Günümüz kutuplaşma dünyasında siyah ya da beyaz kavgası sürerken uzlaşma arayışı ile gri demek artık çok zorlaştı. Çünkü her zaman biz haklıyız. Yanlışa giden yolda, yanlışı bile bile, bazen bir inat uğruna, bazen de ağır basan egolarımızın hakimiyeti ile doğru yola girmeye zorlanıyoruz.
2013 yılının başından itibaren duymaya başladığımız bu kavram, yani kısaca OSGB, özellikle Avrupa Birliği mevzuatına uyum sürecinde iş sağlığı ve güvenliği alanındaki değişimlerle iş hayatımızda önemli bir yer tutmaya başlamıştır. Ölümlü iş kazalarının ve yaralanmaların önüne geçebilmek için yapılan bu değişim sürecinde alınacak yol, kanunlar ve bunlara dayalı yönetmeliklerle belirlenmiştir. OSGB’ler, işverenlere bu hususlarda danışmanlık yapan yetkili kurumlar olarak öne çıkmaktadırlar.
İngiliz yazar Francis Bacon’ın “Bilgi güçtür. Bilginin kendisinde büyük bir kudret vardır.” sözleri, bilginin ve buna değer vermenin somut göstergelerinden biri. En büyük zenginliği elde ettiği bilgiler olan insanların bunu kendilerine saklamaları ne garip.
Paylaşılan her değerin, her nesnenin paylaşanı da ne kadar değerli kıldığını göremiyor muyuz?
Bilgiyi kendine saklamak yerine ihtiyacı olana ihtiyacı kadarını vermek ne yüce bir davranış!
